Post by Dorothée Loew on Jul 31, 2011 21:24:52 GMT 3
Gercek Isim: Gece.
Rp Deneyimi: Dört beþ yýl oluyor.
Istenen Irk: Akavio ve Duffijin. Fakat kurgusal olarak yapboz parçalarýmý tamamlayan tek ýrk Akavio'dur.
Ornek Rp:
Dorothée, tüm öðleden sonrayý Merlrose Caddesi’ndeki bir alýþveriþ maðazasýndan diðerine girip çýkarak harcadýktan sonra otobüs duraðýna doðru ilerlemeye baþlamýþtý. Etrafý saran közde sarýmsak kokusu bir an önce eve gidip yemek yeme isteðini daha da arttýrýyordu. Bütün gün hiçbir þey yememiþti. Belki de sinirlerinin bozuk ve dokunsalar aðlayacak gibi olmasýnýn nedeni buydu. Gözünü yol üzerindeki restoranlardan birine dikti, neredeyse en önde oturanlardan birinin tabaðýna saldýracaktý. O anda, canhýraþ bir fren sesiyle arkasýna döndü. Otobüs yaptýðý frenle çok yüksek bir ses çýkarmýþtý. Neyse ki son anda durmuþ ve onu daha fazla geç kalmaktan kurtarmýþtý. Parmaklarý kemanýný ve sýrtý tonlarca aðýrlýðýndaki kitaplarý taþýmaktan aðrýyordu. Otobüs sýrasýna geldiðinde soluk soluða falcý dükkânýnda gördüðü ve dikkatle baktýðý dört kýzý iterek öne doðru yürümeye baþladý.
“Bu o!” dedi aralarýndan biri baðýrarak, sonra bir adým arkaya gitti ve Dorothée'nin geçmesini engelledi.
Dorothée kýzýn önünden sýkýþarak tam geçiyordu ki kýzlardan bir diðeri içeriye daha rahat girebilmek için yana doðru yaslanýnca Dorothée'nin yolu tekrar týkandý.
“Bu kýzýn, buraya sürekli gelip geleceðini okuttuðunu duydum.” diye fýsýldadý dudaðýna mavi parlatýcý sürmüþ olan.
Otobüsün kapýsý yavaþça açýldý ve yolcular içeriye aðýr aðýr girip biletlerini kutuya atarak tutunacak kayýþlarý kapmak için itiþmeye baþladýlar.
“Pardon.” dedi Dorothée sinirleri iyice gerilmiþ bir þekilde sýranýn kendisine gelmesini bekliyordu.
Kýzlar aralarýnda dar bir boþluk býrakarak ikiye ayrýldýlar. Dorothée önünde kemanýyla zorla biraz ilerledi ve durdu. Justin de otobüs kuyruðunda bekliyordu, kývýrcýk sarý saçlarý karmakarýþýk görünüyordu. Acaba söylediklerini anlamamýþ mýydý? Bugün okulda onu reddetmiþ ve hatta arkadaþlarýndan birine onunla ilgilenmediðini ve ondan hoþlanmadýðýný söylemiþti. Neden erkeklerin neredeyse hepsi “hayýr”ýn anlamýnýn evet olduðunu sanýyordu ki?
“Efendim?” dedi elinde boa yýlaný tutan kýz, sesi sinirli çýkýyordu. Dorothée oluþturduklarý çemberin içinde duruyordu.
“Pardon.” Genç kýz bir santim geri gitti. Justin döndü ve el salladý, yüzünde geniþ bir gülümsemeyle “Dorothée!” diye baðýrdý.
Dorothée istemeye istemeye dönerken bir yandan da onu görmezden gelmeye çalýþýyordu. Çaktýrmadan Tattoo ile Street adlý butiðin arasýndaki dar koridora saklanmaya çalýþtý. Gizlendiði yerden kafasýný biraz çýkardý. Doðrusu Justin’in buraya kadar peþinden gelip arka sokaklarda yaþayan evsiz çocuklarla kavga etme riskini alabileceðini hiç düþünmemiþti.
Dorothée ortaya çýktý. Aslýnda Hogwarts’da okuyan diðer herhangi bir kýz Justin’e kendisini beðendirip onu âþýk ettirmek için birçok þey yapabilirdi. Onun salaþ ve bakýmsýz tarzýný, hatta iliþkiler üzerindeki kötü ününe raðmen onu karþý konulmaz buluyorlardý. Dorothée, onunla iksir sýnýfýnda tanýþmýþ ve hep ondan ne istediðini merak etmiþti. Dorothée nereye gitse peþinden geliyordu. Baþta Dorothée'de ondan etkilenmiþti. Gerçeði öðrenene kadar onunla çýkabileceðini bile düþünmüþ fakat daha sonra onun daha önce beraber olduðu kýzlar hakkýnda söylediði yalanlarý öðrenince vazgeçmiþti. Sanki Dorothée erkekleri tanýmýyor muydu? Tabi ki her erkek yaþadýðý þeyleri abartarak anlatýrdý ama Justin daha fazlasýný yapýyordu. Dorothée bunu hiçbir zaman onun yüzüne vurmadý ya da diðerlerinden bildiði þeyleri anlatmaya gerek duymadý. Ne de olsa ona inanmayacaklardý.
Dorothée, tam ara sokaða sapmak üzereyken diz altý eteði metal çöp tenekesine takýldý. Delirmiþ bir þekilde dilini diþlerinin arasýndan çýkardý. Metal teneke yerde yuvarlandý ve içindekiler her tarafa yayýldý. Bütün kâðýtlar etrafa saçýlmýþtý.
“Dorothée!”
Muhteþem, mecburen arkasýna baktý ama kimseyi göremedi. Adýný kim söylemiþti? Belki de pasajda esen rüzgârýn yaptýðý cereyandan gelen bir sestir, diye düþündü. Koridordan hýzla uzaklaþmaya çalýþýrken turuncu mont giymiþ köþeyi dönmekte olan narin yapýlý, ihtiyar bir kadýna çarptý.
“Özür dilerim.” dedi etrafýna bakarak.
Kadýn, olduðu yerde sarsýlmýþ, Dorothée'nin ona doðru bir hamle yapmasýndan korkmuþtu. Bu kez dengesini de kaybetmiþti. Arkaya doðru sendelerken sarý þapkasý yere düþtü ve altýn renkli sandaletleri asfaltta kaydý. Dorothée, kemanýnýn kutusunu hemen býrakýp kadýn düþmeden önce onu bileðinden kavrayarak tutmayý baþardý. Ve kadýnýn yanýnda diz çöktü. Kadýn, Dorothée'ye tutununca, çiçeksi parfümü aralarýndaki havayý doldurdu. Fakat maalesef bu tatlý ve güzel koku diðer tarafta yayýlmakta olan çöp kokusunu bastýramamýþtý. Kötü koku Dorothée'nin burnundan hatta aðzýndan giriyor, gözlerini sulandýrýyor, nefesini kesiyordu. Genç kýz boðazýný temizleyip ciðerlerine dolan pis havayý temizlemek için koridordan gelen rüzgâra doðru baþýný çevirip kendini býraktý. Sonra o da týpký Dorothée gibi diz çöktü, kepine bir þiþe su boþalttý ve Dorothée'ye içmesi için uzattý.
“Ýç bunu.” dedi tatlý bir dille ve içmesi için kýza yardým etti.
Su, Dorothée'nin aðzýndan akarken rahatlatýcý bir tadýn yerine ona, acýmsý bir portakal tadý vermiþti. Her ne kadar tükürmeye çalýþsa da kadýn soðuk ve ince parmaklarýyla aðzýný kapayarak, onu, yutmasý için zorladý. Sývý Dorothée'nin boðazýndan yabancý aðýr bir kütle olarak akýp vücuduna yayýldý ve onu uyuþturup hareket etmesini engelledi. Gözlerini, üzerine doðru gelen kara bulutlara karþý kýstý, kadýnýn ona ne içirdiðini çok merak ediyordu.
Kadýn gülümsedi ve parlayan soðuk gözleri Dorothée'nin hatýrladýðý en son þey oldu…
Rp Deneyimi: Dört beþ yýl oluyor.
Istenen Irk: Akavio ve Duffijin. Fakat kurgusal olarak yapboz parçalarýmý tamamlayan tek ýrk Akavio'dur.
Ornek Rp:
Dorothée, tüm öðleden sonrayý Merlrose Caddesi’ndeki bir alýþveriþ maðazasýndan diðerine girip çýkarak harcadýktan sonra otobüs duraðýna doðru ilerlemeye baþlamýþtý. Etrafý saran közde sarýmsak kokusu bir an önce eve gidip yemek yeme isteðini daha da arttýrýyordu. Bütün gün hiçbir þey yememiþti. Belki de sinirlerinin bozuk ve dokunsalar aðlayacak gibi olmasýnýn nedeni buydu. Gözünü yol üzerindeki restoranlardan birine dikti, neredeyse en önde oturanlardan birinin tabaðýna saldýracaktý. O anda, canhýraþ bir fren sesiyle arkasýna döndü. Otobüs yaptýðý frenle çok yüksek bir ses çýkarmýþtý. Neyse ki son anda durmuþ ve onu daha fazla geç kalmaktan kurtarmýþtý. Parmaklarý kemanýný ve sýrtý tonlarca aðýrlýðýndaki kitaplarý taþýmaktan aðrýyordu. Otobüs sýrasýna geldiðinde soluk soluða falcý dükkânýnda gördüðü ve dikkatle baktýðý dört kýzý iterek öne doðru yürümeye baþladý.
“Bu o!” dedi aralarýndan biri baðýrarak, sonra bir adým arkaya gitti ve Dorothée'nin geçmesini engelledi.
Dorothée kýzýn önünden sýkýþarak tam geçiyordu ki kýzlardan bir diðeri içeriye daha rahat girebilmek için yana doðru yaslanýnca Dorothée'nin yolu tekrar týkandý.
“Bu kýzýn, buraya sürekli gelip geleceðini okuttuðunu duydum.” diye fýsýldadý dudaðýna mavi parlatýcý sürmüþ olan.
Otobüsün kapýsý yavaþça açýldý ve yolcular içeriye aðýr aðýr girip biletlerini kutuya atarak tutunacak kayýþlarý kapmak için itiþmeye baþladýlar.
“Pardon.” dedi Dorothée sinirleri iyice gerilmiþ bir þekilde sýranýn kendisine gelmesini bekliyordu.
Kýzlar aralarýnda dar bir boþluk býrakarak ikiye ayrýldýlar. Dorothée önünde kemanýyla zorla biraz ilerledi ve durdu. Justin de otobüs kuyruðunda bekliyordu, kývýrcýk sarý saçlarý karmakarýþýk görünüyordu. Acaba söylediklerini anlamamýþ mýydý? Bugün okulda onu reddetmiþ ve hatta arkadaþlarýndan birine onunla ilgilenmediðini ve ondan hoþlanmadýðýný söylemiþti. Neden erkeklerin neredeyse hepsi “hayýr”ýn anlamýnýn evet olduðunu sanýyordu ki?
“Efendim?” dedi elinde boa yýlaný tutan kýz, sesi sinirli çýkýyordu. Dorothée oluþturduklarý çemberin içinde duruyordu.
“Pardon.” Genç kýz bir santim geri gitti. Justin döndü ve el salladý, yüzünde geniþ bir gülümsemeyle “Dorothée!” diye baðýrdý.
Dorothée istemeye istemeye dönerken bir yandan da onu görmezden gelmeye çalýþýyordu. Çaktýrmadan Tattoo ile Street adlý butiðin arasýndaki dar koridora saklanmaya çalýþtý. Gizlendiði yerden kafasýný biraz çýkardý. Doðrusu Justin’in buraya kadar peþinden gelip arka sokaklarda yaþayan evsiz çocuklarla kavga etme riskini alabileceðini hiç düþünmemiþti.
Dorothée ortaya çýktý. Aslýnda Hogwarts’da okuyan diðer herhangi bir kýz Justin’e kendisini beðendirip onu âþýk ettirmek için birçok þey yapabilirdi. Onun salaþ ve bakýmsýz tarzýný, hatta iliþkiler üzerindeki kötü ününe raðmen onu karþý konulmaz buluyorlardý. Dorothée, onunla iksir sýnýfýnda tanýþmýþ ve hep ondan ne istediðini merak etmiþti. Dorothée nereye gitse peþinden geliyordu. Baþta Dorothée'de ondan etkilenmiþti. Gerçeði öðrenene kadar onunla çýkabileceðini bile düþünmüþ fakat daha sonra onun daha önce beraber olduðu kýzlar hakkýnda söylediði yalanlarý öðrenince vazgeçmiþti. Sanki Dorothée erkekleri tanýmýyor muydu? Tabi ki her erkek yaþadýðý þeyleri abartarak anlatýrdý ama Justin daha fazlasýný yapýyordu. Dorothée bunu hiçbir zaman onun yüzüne vurmadý ya da diðerlerinden bildiði þeyleri anlatmaya gerek duymadý. Ne de olsa ona inanmayacaklardý.
Dorothée, tam ara sokaða sapmak üzereyken diz altý eteði metal çöp tenekesine takýldý. Delirmiþ bir þekilde dilini diþlerinin arasýndan çýkardý. Metal teneke yerde yuvarlandý ve içindekiler her tarafa yayýldý. Bütün kâðýtlar etrafa saçýlmýþtý.
“Dorothée!”
Muhteþem, mecburen arkasýna baktý ama kimseyi göremedi. Adýný kim söylemiþti? Belki de pasajda esen rüzgârýn yaptýðý cereyandan gelen bir sestir, diye düþündü. Koridordan hýzla uzaklaþmaya çalýþýrken turuncu mont giymiþ köþeyi dönmekte olan narin yapýlý, ihtiyar bir kadýna çarptý.
“Özür dilerim.” dedi etrafýna bakarak.
Kadýn, olduðu yerde sarsýlmýþ, Dorothée'nin ona doðru bir hamle yapmasýndan korkmuþtu. Bu kez dengesini de kaybetmiþti. Arkaya doðru sendelerken sarý þapkasý yere düþtü ve altýn renkli sandaletleri asfaltta kaydý. Dorothée, kemanýnýn kutusunu hemen býrakýp kadýn düþmeden önce onu bileðinden kavrayarak tutmayý baþardý. Ve kadýnýn yanýnda diz çöktü. Kadýn, Dorothée'ye tutununca, çiçeksi parfümü aralarýndaki havayý doldurdu. Fakat maalesef bu tatlý ve güzel koku diðer tarafta yayýlmakta olan çöp kokusunu bastýramamýþtý. Kötü koku Dorothée'nin burnundan hatta aðzýndan giriyor, gözlerini sulandýrýyor, nefesini kesiyordu. Genç kýz boðazýný temizleyip ciðerlerine dolan pis havayý temizlemek için koridordan gelen rüzgâra doðru baþýný çevirip kendini býraktý. Sonra o da týpký Dorothée gibi diz çöktü, kepine bir þiþe su boþalttý ve Dorothée'ye içmesi için uzattý.
“Ýç bunu.” dedi tatlý bir dille ve içmesi için kýza yardým etti.
Su, Dorothée'nin aðzýndan akarken rahatlatýcý bir tadýn yerine ona, acýmsý bir portakal tadý vermiþti. Her ne kadar tükürmeye çalýþsa da kadýn soðuk ve ince parmaklarýyla aðzýný kapayarak, onu, yutmasý için zorladý. Sývý Dorothée'nin boðazýndan yabancý aðýr bir kütle olarak akýp vücuduna yayýldý ve onu uyuþturup hareket etmesini engelledi. Gözlerini, üzerine doðru gelen kara bulutlara karþý kýstý, kadýnýn ona ne içirdiðini çok merak ediyordu.
Kadýn gülümsedi ve parlayan soðuk gözleri Dorothée'nin hatýrladýðý en son þey oldu…