Post by Albert Benjamin Caldwell on Jul 27, 2011 0:48:16 GMT 3
“Lanet olsun Stappo! Şu akademide bir an olsun senden kurtulamayacak mıyım?”
“Ama gece içmek gibi bir fikrim var.”
“Bunu daha sonra da konuşabiliriz.
“Evet olarak kabul ettim bile, gece görüşürüz.”
Yaşanmakta olanlar, Vossiduel Akademisi’nin artık alışmış olduğu bir tabloyu gözler önüne seriyordu. Yine bir sabah aceleyle önündeki yiyecekleri midesine indirmek gibi bir işle meşgul olan Albert, Staples Cromwell tarafından gerçekleştirilen bir işkencenin kurbanı oluyordu. Artık bu olaylara öylesine alışmıştı ki, verdiği cevaplar hep belirli hâle gelmişti. ‘Daha sonra konuşuruz, yeter artık Stappo, lanet olsun’ şeklindeki birçok cümleyi çevresindekilerin bile ezberlediğinden emin olabilirdi. Eh, Staples ile uğraşmak durumunda kalıp, buna uzunca bir süre katlanabilecek kaç kişi olabilirdi ki? O sabah aynı olaylar bir kez daha kendini yinelerken, gece biraz içme fikrini oldukça cazip bulduğunu söylenebilirdi. Her ne kadar genç adam ile uğraşmak için onu bir an önce başından atmak için uğraşmış olsa da, sonunda kafasının çalışabildiğini görmenin olumlu bir işaret olduğunu düşünürken, alkolü sevdiği gerçeğinin bir kez daha ortaya çıkmış olduğunu fark ediyordu. Evet, alkol kesinlikle, sevdiği şeyler için bir liste düzenleyecek olsa, bu listenin en üst sıralarında yer alacaktı. Bu yüzden olsa gerek, Staples’in yanından uzaklaşmasının ardından hemen yanında oturmakta olan Alex’e de bir göz kırparak, masadan ağır bir hareketle kalktı. Alex’in aralarında geçen konuşmayı duyduğunu ve Albert’ın bu hareketinden gerekli mesajı çıkardığını biliyordu ve yemekhaneyi terk ederken, havanın bir an önce kararmasını, gecenin geç saatlerinde kendini alkole teslim etmeyi diliyordu.
~
Günün sonuna gelmiş olmaları bir hayli sevindiriciydi, ne de olsa Benjamin sabahtan bu yana bir an önce bu anların gelmesini istiyor, gözünde Staples’in okula nasıl sokmuş olduğunu bilmediği içki türlerini gözünde canlandırıyor ve yudumladığı o anların hayalini kuruyordu. O sırada gözleri Alex’in ve Staples’in boş olan yataklarını taradıktan sonra, yatakhaneyi terk ederken de aklında yine aynı sahne vardı. Biraz daha beklerse komaya bile girebileceğini cidden düşünmeye başlamıştı, alkol konusunda bu kadar zayıf olduğunu ve böylesine içki düşkünlüğüne sahip olduğunu daha önce kestirememişti. Akademinin ağaçlıklarla dolu arazisini geçip, nehir kıyısına doğru gelirken geri dönme fikride kafasında biraz yer almayı başarabilmişti kendini bağımlı gibi görmeye başlamasının etkisiyle. Lakin bunun etkisinde fazla kalmadı, nehir kıyısında kendisini bekleyen iki bedeni ve onların önünde durmakta olan birkaç şişeyi görmüş olması, beynindeki tüm düşüncelerin ani bir biçimde silinmesine yol açmıştı. Ve fazla vakit kaybetmeyerek ikilinin yanına geçerken, sesi karanlık gecede yankılandı. “İyi geceler beyler.”
“Ama gece içmek gibi bir fikrim var.”
“Bunu daha sonra da konuşabiliriz.
“Evet olarak kabul ettim bile, gece görüşürüz.”
Yaşanmakta olanlar, Vossiduel Akademisi’nin artık alışmış olduğu bir tabloyu gözler önüne seriyordu. Yine bir sabah aceleyle önündeki yiyecekleri midesine indirmek gibi bir işle meşgul olan Albert, Staples Cromwell tarafından gerçekleştirilen bir işkencenin kurbanı oluyordu. Artık bu olaylara öylesine alışmıştı ki, verdiği cevaplar hep belirli hâle gelmişti. ‘Daha sonra konuşuruz, yeter artık Stappo, lanet olsun’ şeklindeki birçok cümleyi çevresindekilerin bile ezberlediğinden emin olabilirdi. Eh, Staples ile uğraşmak durumunda kalıp, buna uzunca bir süre katlanabilecek kaç kişi olabilirdi ki? O sabah aynı olaylar bir kez daha kendini yinelerken, gece biraz içme fikrini oldukça cazip bulduğunu söylenebilirdi. Her ne kadar genç adam ile uğraşmak için onu bir an önce başından atmak için uğraşmış olsa da, sonunda kafasının çalışabildiğini görmenin olumlu bir işaret olduğunu düşünürken, alkolü sevdiği gerçeğinin bir kez daha ortaya çıkmış olduğunu fark ediyordu. Evet, alkol kesinlikle, sevdiği şeyler için bir liste düzenleyecek olsa, bu listenin en üst sıralarında yer alacaktı. Bu yüzden olsa gerek, Staples’in yanından uzaklaşmasının ardından hemen yanında oturmakta olan Alex’e de bir göz kırparak, masadan ağır bir hareketle kalktı. Alex’in aralarında geçen konuşmayı duyduğunu ve Albert’ın bu hareketinden gerekli mesajı çıkardığını biliyordu ve yemekhaneyi terk ederken, havanın bir an önce kararmasını, gecenin geç saatlerinde kendini alkole teslim etmeyi diliyordu.
~
Günün sonuna gelmiş olmaları bir hayli sevindiriciydi, ne de olsa Benjamin sabahtan bu yana bir an önce bu anların gelmesini istiyor, gözünde Staples’in okula nasıl sokmuş olduğunu bilmediği içki türlerini gözünde canlandırıyor ve yudumladığı o anların hayalini kuruyordu. O sırada gözleri Alex’in ve Staples’in boş olan yataklarını taradıktan sonra, yatakhaneyi terk ederken de aklında yine aynı sahne vardı. Biraz daha beklerse komaya bile girebileceğini cidden düşünmeye başlamıştı, alkol konusunda bu kadar zayıf olduğunu ve böylesine içki düşkünlüğüne sahip olduğunu daha önce kestirememişti. Akademinin ağaçlıklarla dolu arazisini geçip, nehir kıyısına doğru gelirken geri dönme fikride kafasında biraz yer almayı başarabilmişti kendini bağımlı gibi görmeye başlamasının etkisiyle. Lakin bunun etkisinde fazla kalmadı, nehir kıyısında kendisini bekleyen iki bedeni ve onların önünde durmakta olan birkaç şişeyi görmüş olması, beynindeki tüm düşüncelerin ani bir biçimde silinmesine yol açmıştı. Ve fazla vakit kaybetmeyerek ikilinin yanına geçerken, sesi karanlık gecede yankılandı. “İyi geceler beyler.”