Post by Meraisy Dixyqué on Jul 22, 2011 12:31:34 GMT 3
Olması gerekenden çok daha fazla soğuk olan o sonbahar akşamı, dolunay gökyüzündeki yerinde tüm ihtişamıyla süzülürken, rüzgar adeta lanetlercesine dövüyordu dışarıdan bakılınca hapishaneyi andıracak kadar kasvetli ve korkutucu evin pencerelerini. İlişkilerinin yasak olduğunu söylercesine, geri dönülmeyecek bir hatayı yapmadan önce onları engellemek istercesine vuruyordu pencerelere, duvarlara. Yanan şöminenin ışığı sade ama buna rağmen fazlasıyla değerli olduğu belli olan perdeye yansıdığında, kaç yüzyıllık olduğu ancak tahmin edilebilecek devasa çınar ağacının kurumuş dallarının esen rüzgarla dans edişini izleyebilirdiniz bir gösteriymişçesine, eğer dalların pencereye vurarak çıkarttıkları o rahatsız edici ses olmasaydı. Yine de ne dalların çıkarttığı sesler ne de rüzgarın uğultusu umurundaydı dışarıdaki kargaşayla inatlaşıyormuş gibi büyük bir sessizlik içinde birbirlerine sarılarak oturmuş genç çiftin. İkisi de tek kelime etmiyor, birlikte olmanın tadını çıkartıyorlardı adeta, bir daha böyle bir fırsatın ellerine geçmeyeceğinin bilincinde olduklarından. Genç adam, kadını sanki kaçıp gitmesinden korkuyormuşçasına kolları arasına almış, omuzlarına dökülen altın sarısı saçlarında gezdiriyordu kalın parmaklarını. Birbirlerini seviyorlardı. O an için önemli olan tek şey buydu.
~
En azından ben böyle olduğunu hayal ediyorum. Kaç yaşlarında olduğumu net olarak hatırlayamıyorum aslında ama 5 ya da 6 olmalıydım, annemin artık kullanılmayan, büyük annem tarafından kilitlenmiş yatak odasında birkaç çatlak tahtanın altına gizlenmiş olan günlüğünü bulduğumda. Onu okuduğum o günden bu yana sürekli olarak babamla yaşamış oldukları aşkın ne denli büyük olduğunu düşünür, muhteşem güzellikteki bir el yazısıyla günlüğün zaman içinde sararmış olan yapraklarına aktarılmış olan anıları canlandırırım zihnimde. Çoğu zaman kendimden bir şeyler eklerim bu anılara, beğenmediğimde değiştiririm farklı farklı sonlar yazarım mesela onlara. İçinde benim olmadığım, annemin hayatını almadığım o güzel hayalleri kurarım. Günün birinde böyle güçlü bir aşk yaşayacağımı diliyorum hep. Gözlerini ve dudaklarını olduğu gibi aldığım annemin ölüşünün, babamın alkolik bir pisliğe dönüşüp arkasında en ufak bir iz bile bırakmadan kayboluşunun sorumlusu olarak görüyorum kendimi, tıpkı babam gibi. O adamın beni büyük anneme bırakıp gidişinin hemen öncesinde bana nasıl baktığını unutabileceğimi hiç sanmıyorum. Eğer şu anda tam oturmamış bir kişiliğe sahipsem, bunun tek sorumlusu bana hayatının aşkını elinden almışım, onu yerle bir etmişim ve bütün bu olanların suçlusu benmişim gibi büyük bir nefretle bakan babamın yüzündendir. Beni yalnız bıraktığı için onu affedeceğimi hiç sanmıyorum, tabii hala yaşıyorsa. Her ne kadar büyük annem bana fazlasıyla iyi davransa da, o eve ve sürekli olarak iyi bir kız olmam, anneme benzemem için aldığım derslere daha fazla katlanamayıp üvey ağabeyimin yanına taşındım. Ağabeyimin beni kabul edişi ve yanına alışı bir çeşit kaçış olmuştu bu benim için her yanı annem kokan, sürekli uslu durmam gereken, her gün onlarca ders aldığım o büyük ve her haliyle kendini yalnız hissetmeme neden olan malikaneden.
Küçük bir çocukken yeteri kadar gözyaşı döktüğümden olacak ki, büyüdükçe deli dolu, eğlenceli ve ne olursa olsun insanların yüzlerini güldürebilecek birine dönüştüm sanırım. Yeteneğimi annemden almışım ve yapmakta iyi olduğum tek şey göründümü değiştirebilmek. Ağabeyim yeteneğimde kusursuz olduğumu, çok nadir rastlandığımı ve bunun değerini bilmem gerektiğini söyler hep. Oysa ben henüz işin ciddiyetini kavrayamamış olduğumdan, bunu sadece görüntümden sıkıldığımda değiştirmek için kullanıyorum. E tabii bir de ufaklıkları korkutmak için yüz hatlarımı bir hayvanınkine dönüştürdüğümü unutmamak gerek. Gürültücü bir kişiliğe sahip olduğumdan olsa gerek, sessiz ortamlardan hiçbir zaman hoşlanmadım. Aklımdan sürekli olarak birbirinden farklı düşünceler geçer ve bunların çoğu insanları sinir edecek derecedeki şakalardan oluşur. Değişken ruh halim ve tutarsız davranışlarım yüzünden dengesiz bir sürtük olduğumu söyleyenlerin sayıca çokluğunu göz önüne alırsak, bunu kabullenmeliyim sanırım. Hırslı olduğumu ve eğer bir şeyi gerçekten istiyorsam elde edene kadar yapmayacağım en ufak bir şey bile olmadığını da kısa zaman içinde belli etmiş olmalıyım. Her neyse. Ben aslında çok iyi biriyim, tanısanız çok seversiniz.