Post by Jezebel Dejaris on Jul 15, 2011 19:29:54 GMT 3
Asena.
5-6 yýl oldu, sanýrým.
III. Sýnýf
Perdeden sýzan ay ýþýðýnýn duvarda oluþturduðu gölgeler hareket ediyordu. Oda, olabildiðinden çok daha gizemli ve korkunç gözüküyordu Dionisia'nýn gözüne. Annesinin anlattýðý hikayenin etkisinde, yorganýnýn altýna kafasýný sokmuþtu. Ayaklarýný bile yorganýn dýþýna çýkarmaktan korkarak öylece yatýyordu. Annesinden genelde mutlu hikayeler dinlediði için alýþkýn deðildi böyle korkunç hikayelere. Hayatý boyunca bir daha bu kadar korkabileceðini sanmýyordu, en azýndan küçük bir çocuk olarak o zamanlar öyle düþünmüþtü. Halbuki annesinin o gece anlattýðý hikayenin bir sonbahar akþamý baþýna gelebileceðini bilse o gece yataðýný ýslatýrdý, ama o zamanlar korkular onun için gölgelerden ibaretti. Yorganýnýn altýnda bile tir tir titrerken yataktan çýkýp anne ve babasýnýn odasýna koþmaya bile çekiniyordu. Oysa ikisinin arasýnda dünya ona her zamanki gibi toz pembe olabilirdi. Küçüklüðündeki korkularýndan nefret ediyor þimdi Dionisia. Küçüklük sanrýlarýndan korkan o ufak kýzýl saçlý kýzdan çok farklý þimdi o. Gözleri eskisi gibi saf bir ýþýkla parlamýyor, utandýðýnda çilleri tüm yüzünü kaplayýp onu eskisi gibi þirin göstermiyor artýk. Aksine mavi gözleri buðulu bir sisin ardýnda bilgiç bir alayla bakýyor dünyaya. Eskisinden daha güçlü durabiliyor.
Derin bir iç çekti Dionisia. Düþmanýyla karþý karþýya olduðu zamanlarda geçmiþe daha fazla dönüþ yaþadýðýný fark ederek ürperdi. Güçsüz taraflarýný onun görmesine izin veremezdi. Marc'a, gözünü hýrs bürümüþ kuzenine, karþý güçsüz görünmek isteyeceði son þeydi. Dionisia artýk onunla yüzleþebilecek kadar cesareti olduðunu biliyordu, ablasýný öldüren Marc'tan artýk intikamýný alabilecek yaþa gelmiþti. Olay annesinin anlattýðý hikayeye o kadar benziyordu ki onu geçmiþteki o geceye götürmüþtü. Týpký masalda anlatýldýðý gibi kulaðýna baykuþlarýn uðursuz gürültüsü geliyordu. Etraftaki yapraksýz aðaçlar binlerce korkunç figüre benzetilebilirdi. Ayaklarýnýn altýnda çatýrdayan verimsiz ve kuru toprak, Marc'a karþý olan duygularýný yansýtýyordu. Hafifçe saçlarýný dalgalandýran rüzgara karþý derin bir nefes aldý. Ýntikamýný alýp, kuzeninin iþini onun evinin arka bahçesinde bitirecekti. Ablasýnýn da yaþasa Marc'ýn yaþýnda olacaðý fikri bile Dionisia'yý deli ediyordu. Neyse ki Marc bir Ýrlandalý deðildi, þans asla onun yanýnda olmayacaktý. Sinsice gülümsedi Dionisia. Marc karþýsýnda çoktan elini cüppesine atmýþtý bile. Dionisia da bir an bile düþünmeden elini siyah ve kapüþonlu cüppesinin cebine attý. Pürüzsüz ve hafif yamuk asasýný sýkýca kavrayarak çýkardý. Bu gece herþey bitmeliydi. Piþman olacaðý tek bir hareket yapmayacaðýna yemin etmiþti. Yavaþça Marc ile aralarýndaki mesafeyi kapatarak tam önünde durdu. Soðuk havada Marc'ýn sýcak nefesi yüzüne vuruyordu. Aslýnda yeþil gözleri ve sarý saçlarýyla oldukça çekici olan bu genç, ondan sadece iki yaþ büyük olmasýna raðmen Dionisia'ya yaþlý ve tiksinç görünüyordu. Yüzüne tükürmemek için kendi içinde savaþ veriyordu. " Ýþareti verince arkamýzý döneceðiz ve on adým yürüyeceðiz. Unutma, on adým. Þerefsizlik yaparsan... " Sustu, kuzeninin bu tehditi algýlayabileceðini biliyordu. Marc aðzýný açmadan sadece buz gibi bir bakýþ attý Dionisia'ya. Kýz iþareti almýþtý. Þimþekler çakan gözlerini bir an olsun Marc'ýn üzerinden ayýrmadan arkasýný döndü. Cüppesinin hýþýrtýsýndan onun da döndüðünü anlamýþtý. Ýlk adýmýný atarken oldukça kararlý ve korkusuzdu. Katil olacak olma fikri onu hiç tedirgin etmiyordu. Ablasý, onun en deðerli varlýðýydý. Nasýl ki kuzeni onu öldürmekte tereddüt etmediyse o da etmeyecekti. Dokuzuncu adýmýna kadar ayný kararlýlýkla ilerledi. Sadece bir kalp atýþý kadar kýsa bir zamanda silahýný kuzeninin tam kalbinin ortasýna doðrultmuþtu bile.
"Avada Kedavra!"
"Avada Kedavra!"
Kimin asasýndan çýktýðý belli olmayan yeþil bir ýþýk tüm karanlýðý deldi geçti. Dionisia'nýn karnýna anýnda derin bir acý saplanmýþtý. Ayaklarýnýn yerden kesildiðini ve uçtuðunu hissetti. Yere düþtüðünde baþý dönüyor ve midesi bulanýyordu. Az önce aniden parýldayan ýþýk sönmüþtü. Dionisia hala gerçek dünyada olduðunun bilincindeydi. Düþtüðü yerde doðrularak dosdoðru karþýsýna baktý. Büyük bir karaltý, çok ilerde yerde yatýyordu. Belli ki büyülerin karþýlaþmasý sonucu oluþan patlamada ikisi de uçmuþtu. Dionisia onun da yaþayýp yaþamadýðýný görmek için aðýr adýmlarla Marc'a yaklaþtý. Marc'ýn özenle biçimlendirilmiþ heykel gibi suratý ifadesiz ve her zamankinden daha beyaz görünüyordu. Dionisia yavaþça kuzeninin üzerine eðilerek iki parmaðýný onun boynuna koydu. Nabzý algýlanmýyordu. Öldüðünü kabullendiði an Dionisia'nýn içine bir ferahlýk yayýlmýþtý hatta öylesine rahatlamýþtý ki saf bir mutluluk bile içini kaplamaya baþlamýþtý. Belki de katil olmaktan utanmalýydý ama þuan tek hissettiði ne kadar hafiflemiþ olduðuydu. Asasýný cebine atarak uzun süredir tuttuðu nefesini verdi. Gökyüzüne bakarak ayýn yanýndaki yýldýza göz kýrptý. Ablasýnýn þimdi huzura kavuþtuðunu biliyordu, bunu tüm iliklerinde hissediyordu. Þefkatle gülümsedi. Burada iþi bitmiþti. Þimdi yengesinin evindeki yataðýna dönüp, yarýn sanki hiçbir þey olmamýþ gibi davranabilirdi. Arkasýný dönerek ilerideki belli belirsiz malikanenin patikasýna doðru yürümeye baþladý.
5-6 yýl oldu, sanýrým.
III. Sýnýf
Perdeden sýzan ay ýþýðýnýn duvarda oluþturduðu gölgeler hareket ediyordu. Oda, olabildiðinden çok daha gizemli ve korkunç gözüküyordu Dionisia'nýn gözüne. Annesinin anlattýðý hikayenin etkisinde, yorganýnýn altýna kafasýný sokmuþtu. Ayaklarýný bile yorganýn dýþýna çýkarmaktan korkarak öylece yatýyordu. Annesinden genelde mutlu hikayeler dinlediði için alýþkýn deðildi böyle korkunç hikayelere. Hayatý boyunca bir daha bu kadar korkabileceðini sanmýyordu, en azýndan küçük bir çocuk olarak o zamanlar öyle düþünmüþtü. Halbuki annesinin o gece anlattýðý hikayenin bir sonbahar akþamý baþýna gelebileceðini bilse o gece yataðýný ýslatýrdý, ama o zamanlar korkular onun için gölgelerden ibaretti. Yorganýnýn altýnda bile tir tir titrerken yataktan çýkýp anne ve babasýnýn odasýna koþmaya bile çekiniyordu. Oysa ikisinin arasýnda dünya ona her zamanki gibi toz pembe olabilirdi. Küçüklüðündeki korkularýndan nefret ediyor þimdi Dionisia. Küçüklük sanrýlarýndan korkan o ufak kýzýl saçlý kýzdan çok farklý þimdi o. Gözleri eskisi gibi saf bir ýþýkla parlamýyor, utandýðýnda çilleri tüm yüzünü kaplayýp onu eskisi gibi þirin göstermiyor artýk. Aksine mavi gözleri buðulu bir sisin ardýnda bilgiç bir alayla bakýyor dünyaya. Eskisinden daha güçlü durabiliyor.
Derin bir iç çekti Dionisia. Düþmanýyla karþý karþýya olduðu zamanlarda geçmiþe daha fazla dönüþ yaþadýðýný fark ederek ürperdi. Güçsüz taraflarýný onun görmesine izin veremezdi. Marc'a, gözünü hýrs bürümüþ kuzenine, karþý güçsüz görünmek isteyeceði son þeydi. Dionisia artýk onunla yüzleþebilecek kadar cesareti olduðunu biliyordu, ablasýný öldüren Marc'tan artýk intikamýný alabilecek yaþa gelmiþti. Olay annesinin anlattýðý hikayeye o kadar benziyordu ki onu geçmiþteki o geceye götürmüþtü. Týpký masalda anlatýldýðý gibi kulaðýna baykuþlarýn uðursuz gürültüsü geliyordu. Etraftaki yapraksýz aðaçlar binlerce korkunç figüre benzetilebilirdi. Ayaklarýnýn altýnda çatýrdayan verimsiz ve kuru toprak, Marc'a karþý olan duygularýný yansýtýyordu. Hafifçe saçlarýný dalgalandýran rüzgara karþý derin bir nefes aldý. Ýntikamýný alýp, kuzeninin iþini onun evinin arka bahçesinde bitirecekti. Ablasýnýn da yaþasa Marc'ýn yaþýnda olacaðý fikri bile Dionisia'yý deli ediyordu. Neyse ki Marc bir Ýrlandalý deðildi, þans asla onun yanýnda olmayacaktý. Sinsice gülümsedi Dionisia. Marc karþýsýnda çoktan elini cüppesine atmýþtý bile. Dionisia da bir an bile düþünmeden elini siyah ve kapüþonlu cüppesinin cebine attý. Pürüzsüz ve hafif yamuk asasýný sýkýca kavrayarak çýkardý. Bu gece herþey bitmeliydi. Piþman olacaðý tek bir hareket yapmayacaðýna yemin etmiþti. Yavaþça Marc ile aralarýndaki mesafeyi kapatarak tam önünde durdu. Soðuk havada Marc'ýn sýcak nefesi yüzüne vuruyordu. Aslýnda yeþil gözleri ve sarý saçlarýyla oldukça çekici olan bu genç, ondan sadece iki yaþ büyük olmasýna raðmen Dionisia'ya yaþlý ve tiksinç görünüyordu. Yüzüne tükürmemek için kendi içinde savaþ veriyordu. " Ýþareti verince arkamýzý döneceðiz ve on adým yürüyeceðiz. Unutma, on adým. Þerefsizlik yaparsan... " Sustu, kuzeninin bu tehditi algýlayabileceðini biliyordu. Marc aðzýný açmadan sadece buz gibi bir bakýþ attý Dionisia'ya. Kýz iþareti almýþtý. Þimþekler çakan gözlerini bir an olsun Marc'ýn üzerinden ayýrmadan arkasýný döndü. Cüppesinin hýþýrtýsýndan onun da döndüðünü anlamýþtý. Ýlk adýmýný atarken oldukça kararlý ve korkusuzdu. Katil olacak olma fikri onu hiç tedirgin etmiyordu. Ablasý, onun en deðerli varlýðýydý. Nasýl ki kuzeni onu öldürmekte tereddüt etmediyse o da etmeyecekti. Dokuzuncu adýmýna kadar ayný kararlýlýkla ilerledi. Sadece bir kalp atýþý kadar kýsa bir zamanda silahýný kuzeninin tam kalbinin ortasýna doðrultmuþtu bile.
"Avada Kedavra!"
"Avada Kedavra!"
Kimin asasýndan çýktýðý belli olmayan yeþil bir ýþýk tüm karanlýðý deldi geçti. Dionisia'nýn karnýna anýnda derin bir acý saplanmýþtý. Ayaklarýnýn yerden kesildiðini ve uçtuðunu hissetti. Yere düþtüðünde baþý dönüyor ve midesi bulanýyordu. Az önce aniden parýldayan ýþýk sönmüþtü. Dionisia hala gerçek dünyada olduðunun bilincindeydi. Düþtüðü yerde doðrularak dosdoðru karþýsýna baktý. Büyük bir karaltý, çok ilerde yerde yatýyordu. Belli ki büyülerin karþýlaþmasý sonucu oluþan patlamada ikisi de uçmuþtu. Dionisia onun da yaþayýp yaþamadýðýný görmek için aðýr adýmlarla Marc'a yaklaþtý. Marc'ýn özenle biçimlendirilmiþ heykel gibi suratý ifadesiz ve her zamankinden daha beyaz görünüyordu. Dionisia yavaþça kuzeninin üzerine eðilerek iki parmaðýný onun boynuna koydu. Nabzý algýlanmýyordu. Öldüðünü kabullendiði an Dionisia'nýn içine bir ferahlýk yayýlmýþtý hatta öylesine rahatlamýþtý ki saf bir mutluluk bile içini kaplamaya baþlamýþtý. Belki de katil olmaktan utanmalýydý ama þuan tek hissettiði ne kadar hafiflemiþ olduðuydu. Asasýný cebine atarak uzun süredir tuttuðu nefesini verdi. Gökyüzüne bakarak ayýn yanýndaki yýldýza göz kýrptý. Ablasýnýn þimdi huzura kavuþtuðunu biliyordu, bunu tüm iliklerinde hissediyordu. Þefkatle gülümsedi. Burada iþi bitmiþti. Þimdi yengesinin evindeki yataðýna dönüp, yarýn sanki hiçbir þey olmamýþ gibi davranabilirdi. Arkasýný dönerek ilerideki belli belirsiz malikanenin patikasýna doðru yürümeye baþladý.