|
Post by Matthew Luinwe on Jul 5, 2011 0:21:47 GMT 3
İşte her şey yeni başlıyordu. Elini sardığı belden çekip bir bahane uydurarak oradan uzaklaşması gerekiyordu fakat bu kez gerçekten en yapışkanına çatmıştı. Tüm bunları April’la girdikleri iddia üzerine yaptığına inanamıyordu. Gerçi bu en azında farklı bedenlerle temasa öncüllük etmişti, yine de fazla katlanabileceği bir şey değildi. Kızın kumral saçları arasından gelen boğuk parfüm kokusu ciğerlerini doldurduğunda neredeyse bir fıçı alkol tüketmişçesine sersemledi. Evet, Luinwe bu kez feci kayaya toslamıştı. Ne olursa olsun onu tavlamış olmak girdikleri iddiayı kazanmasına yardımcı olsa da artık özgürlüğüne kavuşması gerekiyordu. Sol elini destek aldığı ağaçtan çekti ve başını hafifçe geriletti. Şu an daha iyi durumdaydı. En azından artık rahat nefes alabiliyordu. Kaşlarını olabildiğince çatmaya çalışıp yüzünü buruşturdu. “Kahretsin! Löydac Terimleri Sözlüğü seralarda kaldı. Kapanmadan yetişmem gerek yoksa Lidorn’un derste bana yapacaklarını tahmin etmek dahi istemiyorum.” Kendini olduğu gibi geri çekip paniklemiş görünmeye çalıştı. Saatine baktı. Dersten önce bahçede kalabileceği en uzun süreyi hesaplamaya çalıştı. Daha April ile buluşması gerekiyordu. Kızdan koşar adım uzaklaşırken “On dakika sonra, Cetvel Bina. Görüşeceğiz Mira!” O an ne yalan söylemesi önemliydi ne de sarf ettiği efor. April’la buluşacağına söz verdiği yere doğru koşmaya başladı. Gerçi artık kızın görüş alanından çıktığı için adımlarını yavaşlatabilirdi. Nehrin kenarına kadar koştuktan sonra durdu ve ellerini dizlerine koyarak hızlıca soluklanmaya başladı. Yüzünün hafiften pancara çalma ihtimalini umursamayarak ilerlemeye devam etti ve kendisine arkası dönük kıza yavaşça yaklaştı. Saçını öylesine bir silkeledi ve aralarındaki mesafeyi en küçüğe indirene dek yaklaştı. “Ee iddiayı ben kazandım. Karşılığında ne alıyorum April? Ya da karşılık alıyor muyum?” Kendini çimlere salıp gözlerini göğe diktiğinde tek düşündüğü aslında ödülün April’ın sevgisi olması umuduydu…
|
|
April Lidorn
Vossiduel Akademisi 4. Sınıf ?ğrencisi
Posts: 47
|
Post by April Lidorn on Jul 5, 2011 0:35:28 GMT 3
“Ee iddiayı ben kazandım. Karşılığında ne alıyorum April? Ya da karşılık alıyor muyum?” ‘Paslanmışsın Matty, eskiden daha kısa sürerdi.’ Yanına uzanmış olan arkadaşını şüpheci bakışlarla süzen genç kız içinde bir yerlerde onun bir başkasıyla olması fikrine katlanamıyor olduğunu farkındaydı ama tavırları ve dudaklarından dökülen her kelime kendine bunun doğru olmadığını kanıtlamak istercesine acımasız, duygudan yoksundu. Matt’le bir geleceği yoktu, bu gerçeği farkındaydı ve onunla birlikte olduğu anın onu kaybedeceği an olduğuna emindi. Kendini bildi bileli tanıdığı, hayatta ağabeyinden sonra sevip güvendiği tek erkekti ve onun kendisine değer vermeyeceği fikri tüylerini ürpertiyordu. Aralarındaki çekim inkar edilemezdi ama Tanrılar tarafından kutsanmış bir yakışıklılığa sahip bu gencin April’a henüz sahip olamamasıydı hala yanında olmasının tek nedeni. Bunu biliyordu, tıpkı eğer onun hayatında kalıcı olmak istiyorsa en yakın arkadaş rolünü koruması gerektiğini bildiği gibi.
|
|
|
Post by Matthew Luinwe on Jul 27, 2011 22:05:48 GMT 3
‘Paslanmışsın Matty, eskiden daha kısa sürerdi.’ ‘Hadi ama April! Mira bugüne dek gördüğüm en yapışkan kızdı.’ Eğreti bir gülüş hayat buldu dudaklarında. Eskiden gerçekten de kısa sürerdi. Kızlarla oynadığını düşünüyordu o zaman yalnızca. Evet, zevkliydi de. Herkes seni cazip buluyorken bu nasıl eğlenceli olmasın ki? Kısa bir bakışma, belki bir öpücük, çoğu zaman da tenine temas. Buydu işte. Tüm duygularını derinlere gömüp takındığı maske buydu. İçinde kalan bir şeyler vardı hala; istenmemesine rağmen kopartamadığı, reddedilmesine rağmen unutamadığı… Kızın yüzüne baktı öylesine bir an. Gözlerindeki hayal kırıklığı mıydı? Arkadaşlıklarına ne kadar zarar verdiklerini bilmiyordu fakat duygularını bir hiçmiş gibi sayarak April ne derse desin yapıyordu. Derin bir nefes aldı. Bir gün elbet vazgeçmeliydi. Bunu yapması ne kadar zor olacaktı hiçbir fikri yoktu fakat tek bildiği bundan vazgeçmesi gerektiğiydi. O arkadaşlık sıfatı gece gibi çökmüştü aralarına. Ruhları arasında akan ateşten bir nehir gibiydi aşk. Sanki yangınlardan kopmuş gibi... Kendinde olmadan April’a daha da fazla yaklaşıyordu. Bilinmezliğin yarattığı düşler artık daha da acıtıyordu ruhunu. Yaklaştı, yaklaştı... Teninin sıcaklığını adeta hissedebiliyordu. Bu neye patlarsa patlasın artık hiçbir geri dönüşü yoktu.
|
|
April Lidorn
Vossiduel Akademisi 4. Sınıf ?ğrencisi
Posts: 47
|
Post by April Lidorn on Jul 27, 2011 22:41:05 GMT 3
Sahte bir gülümseme yayılırken kızın çehresine, gitgide büyüyen kıskançlığına karşı koymakta zorlanıyordu. Mira.. Yanında oturan, çocukluğundan beri herkesten çok sevdiği bu adamın az önce birlikte olduğu kızın adı kulaklarını doldururken kendini dizginlemek adına dudaklarını ısırdı hafifçe. Ona karşı hissettiği duyguların gün geçtikçe daha da kendini belli etmesine ve midesinde rahatsız edici bir hareketlenme yaratmasına lanetler yağdırıyordu genç kız. Kendini bildiği günden bu yana hayatında olan ve olmasını da istediği arkadaşına karşı beslediği hisler öylesine yoğundu ki onu kaybetmenin düşüncesine dahi katlanamıyordu. Ellerini içinde yeni yeni filizlenen, kıskançlıkla yoğurulmuş öfkesiyle saçları arasında gezdirirken Matt'in kendisine doğru yaklaştığını farkına vardı. Uzun kirpikleri arasındaki zümrüt yeşili gözlerini hafifçe kırpıştıran April, onu durdurmak adına en küçük bir harekette dahi bulunmazken Matt onunla arasındaki mesafeyi kapatana kadar o anın gelmesini ne kadar çok istediğini farkına bile varmamıştı. Arzuladığı tek erkeğin sıcak nefesini teninde hissettiğinde onaylarcasına bir tebessim oluştu gül kurusu dudaklarında. Bazı şeyler değişiyordu ve bunu engellemeyecekti.
|
|
|
Post by Matthew Luinwe on Jul 27, 2011 23:17:06 GMT 3
Tüm benliği yok olmaya mahkûm yavaşça yaklaşıyordu ta ki aradaki tüm mesafe kapanana kadar. Bu anı onu tanıdığından beri bekliyordu. Küçüklüğünden beri, ona defalarca aşık olduğundan beri… Her şey susmuştu sanki. Ağaçlar, nehir, tüm gezegen… O an ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu, çok farklıydı. Gören herkes sözde çapkının çenesindeki o kasların heyecandan titrediğini inkâr edebilirdi. Ama titriyordu işte. Tıpkı kalbi gibi. Eli o hep dokunmak istediği mermer yüzde hafifçe dolandı. Tarif edemeyeceği duyguların içinde boğulup gidiyordu. Dudakları kızın dudaklarını kavradığında artık nefes almıyordu. Camın mermerde parçalanışı kadar ani ve sertti. Ne yapacağını bilmiyordu. Kötü sonuçlanırsa bile pişman olmayacaktı. O’nu biraz daha kendine doğru çekti. Şimdi tamamıyla kalp atışlarını hissedebiliyordu…
|
|
April Lidorn
Vossiduel Akademisi 4. Sınıf ?ğrencisi
Posts: 47
|
Post by April Lidorn on Jul 27, 2011 23:48:13 GMT 3
Matt'in yumuşak, incitmekten korkarcasına nazik öpüşüne karşılık verirken neden bunca zaman ona ve duygularını bastırdığını merak ediyordu. İnce kollarını nefesini kesecek kadar güzel kokan parfümüne ev sahipliği yapan boynuna doladı, her saniye ona biraz daha yaklaşarak. Hissettiklerine bir anlam vermekte zorlanıyor, bir anda bütün benliğini saran duygular ona çok yabancı geliyordu. Çocukluğundan bu yana her anını birlikte geçirdiği bu adama ilk kez böylesine yakındı ve ondan bu zamana kadar uzak durmayı başaran mantığı onu tamamen savunmasız bırakmıştı. Bir anda kendine gelip ne yaptığını fark ettiğindeyse dudağını ısırdı, duygusuz rolüne bürünmek için çok geç olduğunu bilen April. Matt'e olan duygularını kendinden bile gizlemişken şimdi bütün bu çabaları boşa gitmişti. Hafifçe kendini geriye çekerken bakışlarına yansıyan aşkı saklamak için en ufak bir çaba bile göstermedi. 'Matt..' Konuşmak için dudaklarını aralasa da devamını getirmeyi başaramamıştı, ne söylemesi gerektiğini bile bilmeyen genç kız.[/color]
|
|